Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Türk bayraklı ticaret gemilerinin uluslararası alanda performansının tercih edilebilirliğinin ve güvenilirliğinin artırılması için denetimlerini sürdürüyor.
Türkiye’deki 71 liman başkanlığında ticaret gemilerinde görev yapmış yaklaşık 200 denetçiyle faaliyetini sürdüren Denizcilik Genel Müdürlüğü, ticaret gemilerinin başta seyir emniyeti olmak üzere can, mal, deniz ve çevre güvenliğinin sağlanması adına görev yapıyor. Genel Müdürlük, Türkiye’nin de üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nce alınan kararların Türk bayraklı gemilerdeki uygulamalarını kontrol ediyor.
Denetimlerle, gemilerdeki olası eksiklik ve uygunsuzlukların sefere çıkmadan önce giderilmesi, Türk bayraklı gemilerin yabancı ülke limanlarında, liman devleti denetimlerinden eksiksiz ve tutulmadan (seferden alıkonulma) çıkabilmesi sağlanıyor.
Beyaz tulumlarını giyen denizcilik sörvey mühendisleri, gemiye çıkmadan önce ofiste, daha sonra geminin bulunduğu rıhtımda ön hazırlık yaparak denetimlere başlıyor. Farklı branşlardan uzmanların yer aldığı denetimlerde, gerekli dokümantasyon, fiziki durum ve operasyonel konular inceleniyor.
Denetçiler, baş omuzluklarında gemi isminin yazılı olup olmadığını, bağlama halatları ve farelikleri, borda iskelesinin durumunu, geminin taşımasına izin verilen miktardan fazla yük alıp almadığını inceliyor. Geminin, ekipmanların ve gemi insanlarının sertifikalarının kontrolünü yapan görevliler, geminin sevk ve idare edildiği “köprüüstü” olarak tabir edilen alandaki cihazları, personelin bu cihazları kullanma becerilerini gözden geçiriyor. Gemideki manyetik ve cayro pusulaları, radarlar, elektronik ve kağıt seyir haritaları, gemi jurnali, GMDSS Radyo jurnali ve diğer “log book”lar (seyir defteri) kontrol ediliyor.
İşaret fişekleri, halat atma cihazları, kazazedelerin yerini tespit için kullanılan cihazları da mercek altına alan denetçiler, filikalar, can salları ve kurtarma botu ile indirme donanımlarının faal olup olmadığını fiziki ve operasyonel olarak kontrol ederek, personelin can emniyetini sağlıyor. Geminin olası kaza ve fırtınalarda kırılma ve su alma riskine karşı yapısal bütünlüğü, ambarlar, ambar kapaklarının durumu ve sızdırmazlığı da denetimden geçiriliyor.
DENETİMLERLE ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN ÖNÜNE GEÇİLİYOR
Denetimlerde, yükleme ve tahliyelerde kullanılan, geminin dengesi açısından önemli olan tanklara alınan balast suyu da kontrol ediliyor. Ekosisteme zarar verebilen mikroorganizma, bitki ve hayvan larvaları ile diğer deniz canlılarının bulunabildiği balast suyunun arıtılmasına yönelik denetimlerin de yapılmasıyla sularda oluşabilecek kirlilik ve müsilaj gibi deniz habitatını etkileyecek faktörler de en aza indirgeniyor.
“Yeşil denizcilik” için gemilerden kaynaklı emisyonu azaltmak adına Uluslararası Denizcilik Örgütünce alınan karar gereğince geminin kullandığı yakıtın sülfür oranları kontrol edilerek çevre kirliliği önleniyor. Gemilerin yakıt ve yakıttan kaynaklı atıkları denize kaçırmamaları için kontroller sağlayan denetçiler, yağlı sintine sularının standart dışı denize boşaltılmasını engelliyor.
Acil durum jeneratörünün testini yapan görevliler, dümen dairesi ve köprüüstü arasındaki haber leşme sistemlerinin olağan dışı durumlarda elle çalışıp çalışmadığını da kontrol ediyor. Son bir ayda Marmara Denizi’ndeki limanlara uğrayan 1000’e yakın gemi, Denizcilik Genel Müdürlüğü’nce denetlendi.
“YIL İÇİNDE 3 BİN 700’E YAKIN DENETİM GERÇEKLEŞTİRİYORLAR”
Kocaeli’deki Evyaport Liman İşletmesi’nde yük elleçleme operasyonu yapan Türk bayraklı en büyük konteyner gemilerinden EMMA A’da bayrak devleti kontrollerini yapan gemi denetim uzmanlarına eşlik eden Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürü Ünal Baylan, gemi denetiminde Türkiye’nin sağladığı ilerlemeyi anlattı.
Türk bayraklı her gemide yurt dışı limanına gitmeden önce ön sörvey denetimi yaptıklarını belirten Baylan, Denizcilik Genel Müdürlüğü vasıtasıyla limanlarda Türk bayraklı gemilere “bayrak devleti”, yabancı bayraklı gemilere de “liman devleti” sıfatıyla liman devleti denetimi işlemi yaptıklarını söyledi.
Baylan, hedeflerine ilişkin şunları aktardı:
“Amacımız, liman devleti kontrolü sistemi dahilinde standart altı gemilerin operasyonlarını ortadan kaldırmaktır. Yapılan denetimlerin ana amaçları, standart altı gemilerin; uluslararası emniyet, güvenlik ve çevre standartları ile çalışan gemi insanlarının yeterli yaşam ve çalışma koşullarının karşılanmasının sağlanmasıdır. Bu denetimlerle gemilerin denizde karşılaşabilecekleri bir acil durumda cana, çevreye, gemiye ve yüke gelebilecek zararların önlenebilmesi için ilgili kurallara uyulup uyulmadığından ve gemilerin emniyet ve güvenlikle ilgili kondisyonlarının düzenli takip edildiğinden emin olunmaktır. Bu anlamda birçok liman başkanlığımızda görevlendirdiğimiz Liman Devleti Kontrol Denetçilerimiz (Port State Control Officer) var. Bu arkadaşlarımız rutin olarak özellikle hedefleme sonucu belirlediğimiz kondisyonu kötü olan gemilere öncelik vererek, yıl içinde 7 gün 24 saat 3 bin 700’e yakın gemiye denetim gerçekleştiriyorlar.”
Denetimlerin önemine işaret eden Baylan, dünyada bu kapsamda hazırlanan bir performans listesi olduğunu ifade etti.
“TÜRKİYE, DÜNYADAKİ EN BÜYÜK 15’NCİ GEMİ FİLOSUNA SAHİP ÜLKE”
Türkiye’nin denizcilik faaliyetleri hakkında bilgi veren Baylan, “Türkiye, dünyada en büyük 15’nci gemi filosuna sahip ülke. Bu gemilerin performansının kötü olması, dünya ticaretinden aldıkları payın azalmasına sebep oluyor. Normal şartlarda bunu sağlayabilmek için sürekli hem işinin ehli personel istihdam ediyoruz hem de bu çalışma arkadaşlarımıza sürekli eğitimler veriyoruz. Bu denetimlerde deniz kökenli gemi kaptanı, gemi başmühendisi ya da gemi inşa mühendisi unvanlarına sahip, sektörden tecrübesi olan personeli kullanıyoruz.” diye konuştu.
Paris Memorandumu’nun hazırladığı beyaz, gri ve siyah listelerden oluşan 70 ülkelik listede 1999 yılında Türkiye’nin siyah listede çok yüksek riskli kategoride yer aldığını anımsatan Baylan, şöyle konuştu:
“2000’li yılların ilk yarısında Bakanlığımız, denizci kökenli uzman personel istihdam ederek bu tabloda hem performansı yükseltmeyi hem de gemilerimizin kondisyonunu artırarak seyir, can, mal emniyetinin, çevre güvenliğinin denizlerde sağlanmasını amaçladı. Şu anda geldiğimiz nokta, geçen yıl biz 70 ülkeli listede 16’ncı sıradaydık. Bir önceki yıl 25’inci sıradaydık. 1999 yılında Paris Memorandumu kapsamındaki limanlarda Türk bayraklı gemilere yapılan 500 denetimde yaklaşık 150 gemimiz ‘tutulma’ diye tabir edilen seferden alıkonulma yaptırımıyla karşılaşarak ticaret yapmasına izin verilmiyordu. Geçen yıl bu rakamı 3 gemiye kadar düşürdük, ondan önceki yıl 7’ydi. Giderek artan bir performansımız var, artan performansla gemilerimize yapılan denetim sayısı da azaldığından gemi işletmecilerimiz denetime harcadıkları zaman ve enerjiyi, ticarete ve iyi uygulamalara harcamaktadır. Bu yıl 11’inci ay itibarıyla çok daha iyi performanstayız. Dünyada bayrak devletlerinin denetimlerindeki sıramızı ilk 10’a yükselterek, Türk bayraklı gemilerin dünyada en güvenli, emniyetli, çevreci, iyi yönetilen, en iyi personele sahip gemiler olmasını hedefliyoruz.”
“DÜNYA TİCARETİNİN YÜZDE 80’İ DENİZ YOLUYLA YAPILIYOR”
Türk bayraklı bir geminin beyaz listede yer alması nedeniyle gittiği limanlarda denetim aralıklarının da daha uzun olduğunu kaydeden Baylan, şöyle devam etti:
“Gemilerin beyaz listede olması, onların navlun (taşıma hizmeti karşılığında gemi şirketine ödenen ücret) gelirlerinin artmasına da bir sebep. Kötü kondisyonda siyah listede bulunan bayrağa sahip gemiyseniz, sizin taşıdığınız yükten alacağınız ücret bu oranda azalıyor. Dünyada sizi tercih eden yük sahiplerinin oranını azaltıyor ya da bu anlamda, siz kötü gemi işleten güvensiz, emniyeti uygulayamayan bir otorite olarak tanınıyorsunuz. Bu hoş bir şey değil. Bu bizim için çok büyük önemi olan prestijli bir iş. Türk bayrağını taşıyan gemiler, ‘prestijli, güvenli, emniyetli, taşıdığı yükü aldığı limandan varacağı limana kadar sıkıntısız taşıyan, yeterliliği yüksek personelle donatılmıştır’ mesajını dünyaya vererek, ticaretten daha fazla pay almaya çalışıyoruz. Bildiğiniz gibi dünya ticaretinin yüzde 80’i deniz yoluyla yapılıyor. Bundan ne kadar fazla pay alırsanız, ülkenize de ciddi gelirler getirebiliyorsunuz. Bu anlamda gemi tonajı büyüklüğünde dünyada 15’inci ülkeyiz ve tonajımızı yükseltmeyi amaçlıyoruz.”
“GEMİLERİMİZİN DIŞ LİMANLARDA TUTULMASININ ÖNÜNE GEÇİYORUZ”
Denizcilik Sörvey Mühendisi Uğur Akbaş da gemilerin seyir, can, mal, deniz ve çevre emniyetinin temini ve çatma, batma, yangın, dümen arızası, denize adam düşmesi gibi acil durumlarda personelin ve gemi kondisyonunun her daim hazırlıklı olması için denetim yaptıklarını anlattı.
Geminin teknik kondisyonu ve personelinin her zaman hazır ve aşinalığının olmasının, kendileri ve liman devleti denetçileri için önem arz ettiğine işaret eden Akbaş, ilk önce geminin toplantı odasında uluslararası anlaşmalara bağlı olarak hazırlanan sertifika denetimini yaptıktan sonra geminin fiziki kontrolüne geçtiklerini söyledi.
Sertifika denetiminin ardından köprüüstü, yaşam mahalleri, kargo mahalli, güverte, ambarlar ve makine dairesinin denetimini yaptıklarını belirten Akbaş, “Yaptığımız denetimler sonucunda seyir emniyeti ile can, mal, deniz ve çevre güvenliğini sağlayarak Türk bayrağının uluslararası alanda güvenilirliğini artırıyoruz. Ticaretin daha efektif şekilde yapılmasını sağlıyoruz. Gemilerimizin dış limanlarda tutulmasının önüne geçiyoruz.” dedi.
Akbaş, denetim sonucunda tespit edilen eksiklikler giderilinceye kadar gemilerin seferine izin verilmediğini, eksiklikleri fazla olan ve kendi imkanlarıyla gideremeyen gemilerin tersaneye yönlendirildiğini kaydetti.
DENİZ HABER AJANSI